Dün geceden beri pek çok kişide endişe seviyesi çok artmış durumda. Pek çok kişi endişeyi artık dehşet boyutunda yaşamaya başlamış. Bana dm ‘den o kadar çok mesaj geliyor ki,
- “aşırı endişeliyim, dışarıya çıkmaktan korktuğum için yanınıza gelemiyorum”,
- “Sanki savaş çıkmış dışarıya çıkma yasağı gelmiş gibi kendimi hapsedilmiş, kapana kısılmış hissediyorum”
- “yolun sonuna gelmişiz gibi hissediyorum”
- “tüm yakınlarımı kaybetmekten korkuyorum”
diye daha pek çok kaygı ve endişeyi tetikleyen düşünceler ortaya çıkıyor.
Öncelikle şu an gerçek olmayan bir endişe ve dehşet yaşıyorsunuz . Virüs gerçek ama şu an sizin bedeninizde değil. Henüz o korkuyla karşılaşmadınız ama yaşadığınız dehşet virüsten daha ürkütücü.
Hangi dine mensup olursanız olun, bir yaratıcının olduğunu unutmayın.
"O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez." (En'am, 6/59) ayetini aklınızdan çıkarmayın. Biz her zaman bizi yaradanın Rahman ve Rahim isminin gücüne sığınıyoruz. Bir sadaka veriyorsun , Yüce Allah seni binbir türlü beladan koruyor. Bize düşen umutsuzluğa ve ümitsizliğe kapılmadan, elimizden geldiğince dua etmek. Kendimize, ülkemize, insanlığa ve tüm dünyaya.
Bu kıymetli dünyamız yakın bir zaman önce dehşet bir yangınla uğraştı, ardından deprem ve şimdi de bu mikrop gündemde. Bu mikrobun da diğer yaşanan olaylarda olduğu gibi elbette bir sebebi vardır. Allah hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz. Yaradana sığınıyoruz, tedbirlerimizi mutlaka alıyoruz. Duaya devam ediyoruz. Demek ki birbirimize dua etmekte geri kalmışız.
Bu içine düştüğümüz aşırı endişeli halden hemen çıkalım.
Nasıl çıkalım? Öncelikle haberleri izlemeyi bırakalım. Sürekli bu konularla ilgili kimseyle bilgi alışverişsinde bulunmayalım. Yetkililerin duyurduğu önlem ve tedbirleri alıp normal yaşantınıza devam edelim. Evin içinde kendimize ve ailemizle planlı vakitler oluşturalım. Kahvaltıyı keyifli hale getirerek güne enerjik başlamak çok önemli. Film saatini, yemek hazırlamayı, yakınlarınızla görüntülü konuşmayı ihmal etmeyelim. Keyifli diziler ve filmler izleyelim. Hareketli müzikler dinleyelim.
Bizlere düşen tedbirlerimizi ciddiyetle uygulamak. Kefir, turşu bize atalarımızdan boşuna kalmadı... Bağışıklığımızı güçlendirelim.
Huzurlu yaşamın şifresi olan “Tevekkülü” unutmayalım. Her şeyin en kısa zamanda yoluna gireceğini biliyor ve bu durumun geçici olduğunuzu biliyoruz. Her zaman en kötüsüne değil , en iyisi ne olabilire odaklanalım.